İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Afete Uyum Merkezi’nden (AKOM) İlker Karagöz ile Fox TV’de yayınlanan Çalar Saat programına bağlanarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 6 Şubat’ta orta refüje vuran ve 10 ilde yıkıma yol açan sarsıntılarda hayatını kaybedenlere baş sağlığı dileyen İmamoğlu, “Binayı biz kendimiz yapmadık, biz kendimiz yaptık” dedi. Ev yapmadık, iş yeri yapmadık, tabut yaptık.”
İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
BU İŞİN BELEDİYE AFAD’I YOK: Haiti’de deprem oluyor, 7.8 büyüklüğündeki depremde 200 bin kişi ölüyor. Ama Şili’de 8 ve üzeri sarsıntılarla boğuşan bir ülkede 2010 yılında 8.8 büyüklüğünde bir deprem oluyor. 3 dakika 30 saniye sürüyor. Ölümlerin büyük çoğunluğu betondan değil, tsunamiden. Yüzyılın felaketinin tarifini yapıp süreci başka yere koyarsak burada çözüm olmaz. Böyle bir şey artık kabul edilemez, 21. yüzyıldayız. Biz yöneticiler başka bir boyutta sorumluluk duygusuna sahip olmalıyız. Bu işte parti yok, iktidar muhalefeti yok, belediye AFAD yok, seçilmiş bürokrat yok. Hepimiz aynı masadayız, ne demek tokalaşma yok, selamlaşma yok. Asrın felaketini değil, asrın gafletini yapıp yapmadığımızı konuşmalıyız.
90 BİN BİNA YIKILMAK ÜZERE: İki şey önemli, biri İstanbul’un yapı envanteri. Görevi devraldığımızda İBB’nin bir önceki döneminde tamamlanan envanterinde 40 bin ila 50 bin riskli yapıdan bahsediyorduk. Yaptığımız çalışmada ağır veya ağır hasarlı, yani yıkılma tehdidiyle karşı karşıya olan 90 bin bina olduğunu düşünüyoruz. İş yerleri var, konutlar var. Çok hızlı hareket etmemiz gerektiğinin farkındayız. 1999’dan sonra İstanbul’da İBB ya da hükümet çok şeyler yaptı ama hepsini topladığımızda 80 yıl daha çalışmamız gerekiyor ki yapı stokunu güçlendirebilelim. Bu olmaz.
DEPREM KURULU OLUŞTURULMALIDIR: Bu konu İstanbul’un yaşam sorunudur. Merkezi bir sistem tarafından yönetilmelidir. Ben bu teklifi yaparken hükümete ve bakanlığa ‘Tabii ki bu işin başında siz olacaksınız’ dedim. Ama bunu tek başına yapamazsın. Bunun için bir meclis oluşturulmalıdır. Biz bu ısrarı sürdürüyoruz. Bakanlık, valilik, büyükşehir, ilçe belediyesi, inşaat dairesi, yapı dairesi, maliye, sigorta dairesi ve mahalle temsilcilerinin dahil olduğu bir mekanizmadan bahsediyorum. Biz de taslağımızı sunduk. Bu acil bir sıkıntı, akşamları ve sabahları bile değil. Bu sistemin İstanbul için olmazsa olmaz olduğunu yineledik. Sadece meclis boyutu da değil. Bizim insanımız… O kadar çok bina biliyorum ki bina çürümüş. Çok yakın akrabalarım var oradan taşınmışlar, binayı boşaltmak 3 yıl sürdü. Bina çürümüşse tahliye edilmelidir.
KEŞKE İSTANBUL’LULARA ‘HUZUR İÇİNDE UYUYUN, HUZUR İÇİNDE UYUYUN’ DİYEBİLİYSE: İstanbul’da imar barışı uygulamalarında yapı kayıt belgesi düzenlenen yapı sayısı 317 bin. Reklam filmini gösterdiler ve tekrar hatırladık. Birisi kaçak yapı yaptığını söylüyor, ne zaman yaptığını bile bilmiyor, nasıl yaptığını hatırlamıyor. Ona da belge vereceklerini söylüyorlar, vatandaş memnun. Devlet bunu yapmamalıydı. Bina sakat kalır, yanlış yerde yıkılır. Böyle bir anlayışla İstanbul’da hareket edilemez. Biz de bu ay sonunda İstanbul odaklı, kurum, kurul ve bakanlıktan beklenti ve davetlerimizi yapacağımız bir toplantı hazırlıyoruz. Keşke İstanbullulara ‘Evinizde rahat uyuyun’ diyebilseydim. (HABER MERKEZİ)
